Bulmakta en zorlandığımız, şu sıralar en ihtiyaç duyduğumuz umut
ve yaşam kaynağımız; Adalet.
Adaletin kırıntısına bile rastlayamıyoruz. Bir dede, başka
bir dedeye şöyle sesleniyor: “Cumhurbaşkanım, torununu alıp kucağına
seviyorsun. Benim torunum iki parça; çuval gibi diktiler. Torununu nasıl
kucağına alıp sevebiliyorsun sen? Beni alın zindana atın. Yeter! Yeter! Çekin
şu pis ellerinizi adaletin üstünden!”
Belki hatırlarsınız: 8 Temmuz 2018 tarihinde Tekirdağ’ın
Çorlu ilçesinde yaşanan tren faciasında 25 can, sorumsuz sorumlular yüzünden
can vermişti. Ölenlerin 7’si çocuktu. O çocuklardan birisi ise, Oğuz Arda
Sel’di. İşte bu sözler, bu isyan, bu haykırış, 9 yaşında yiten Oğuz’un dedesine
ait.
Bir dede, başka bir dedeye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a işte
böyle haykırıyordu: Torununu nasıl
kucağına alıp sevebiliyorsun sen?
Birilerinin sorumluluklarını yerine getirmemesinden dolayı
25 can yitip gidiyor, bunlar mahkemeye çıkarılıyor, savcılık, mütalaasında
sanıkların tutuklanmaları isteminin reddini istiyor. Ve dava 5 ay sonraya
erteleniyor. Şimdi gelinde adaleti saman arasında bir iğne gibi aramayın. Bu nasıl
bir vicdandır? Bu nasıl bir insanlıktır? Bunun neresinde adalet var, söyleyin.
Ama biz adaleti ilk defa kaybetmedik. İlk defa haykırarak
onu arar olmadık.
Daha öce akademisyen Ceren Damar’ı katleden caninin avukatı
Vahit Bıçak, katili gözü kapalı savunurken, gencecik kızlarını kaybeden aileyi
suçladı, babasını siyasi rant elde etmekle itham etti.
Ya da İstanbul’da bir gece kulübünde gözaltına alınan 26 yaşındaki
Rus kadın Patımat A.’ya karakolda tecavüz ettiği iddiasıyla yargılanan komiser
yardımcısı N.K.’nın beraat etmesine ne demeli? 3 yıl sonra sonuçlanan davada 2
kadın üye hakim kararında tecavüze uğrayan kadın için “rızası vardı, direnmedi,
bağırıp çağırmadı” derken yüzleri bile kızarmamıştı.
Ve devreye TBMM komisyonlarının da girdiği Rabia Naz’ın
ölümü, hala meçhul…
Birilerinin korunduğu, suçun üstünün örtülmeye çalışıldığı o
kadar açık ki, neredeyse babası Şaban Vatan’ı kızını öldürmekle suçlayacaklar.
Adalet!
Tek kelime…
Adalet!
Arapça kökenli bu kelime “adāla” yani “adillik, hak gözetme”
anlamını taşır. Ancak bizim ülkemizde sadece bu anlam sözlüklerde yer alır.
Bir dede, feryat figan içinde; ne için?
Bir baba, kızının katilinden çok suçlanıyor, ne için?
Başka bir baba, 11 yaşında yitirdiği çocuğunun hakkını
arıyor bir başına, ne için?
Adalet olmadığı için. Adalet, sadece bir kelime olarak
sözlüklerde kaldığı için.
Adaletli günler sana Türkiye’m.
Adaletli günler…

Yorumlar
Yorum Gönder