Anadolu, neden medeniyetin beşiği diye tarif edilir?
Aslında daha geniş bir alandan bakmak gerekir. Bugün,
İran’ın doğusunda ve Türkiye’nin batısında bulunan alandır medeniyetin beşiği. Mezopotamya
diye adlandırılmış yer, uygarlık tarihinin başladığı, yabanıllığın yerine evcil
bir yaşamın geçtiği, toplayıcılığın geride kalıp tarımın doğduğu yerdir. Ve
burasıdır medeniyetin beşiği.
Neden mi burasıdır?
Çünkü Mezopotamya iklimi ve coğrafyası, yabanıl tahıl
ürünlerinin yetişmesine elverişli tek topraklardı. Bu durum, insanların yerleşik
hayata geçip tarım ürünlerini tanımasına ve üretmesine, dolayısıyla zaman
içerisinde bir arada yaşayıp belli kurallara uymasına, sonuç olarak uygarlığın
başlamasına sebep olmuştur. Aynı zamanda hayvanların ilk defa bu topraklarda
evcilleştirilmesi, hayvancılığı ortaya çıkarmış, bu sebeple yeni meslek
grupları doğmuştur.
Mezopotamya, iklimsel üstünlüğü ile tarih sahnesinde birçok
uygarlığa-devlete ev sahipliği yapmıştır. Devletlerin yıkılıp, üzerlerine yeni
devletlerin kurulduğu, geçmişte kalanlarının bıraktıklarıyla gelişen, büyüyen
ve biriken Mezopotamya, sırf bu sebepten dolayı medeniyetin beşiği diye anılmıştır.
Dünya, sahip olduğu tarımsal, hayvansal ve teknik gelişimini Mezopotamya’da
kazanılan tecrübe sayesinde elde etmiştir.
Mezopotamya’nın ev sahipliği yaptığı Sümerler, Akadlar,
Asurlar, Babiller; daha yukarıda Hititler, Frigler, İyonlar, Urartular; yakın
tarihte Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi devletler, tarih içerisinde biriken
kültürleri ile hem Mezopotamya’ya, daha dar anlamda ise Anadolu’ya
kattıklarıyla birlikte “medeniyet beşiği” ifadesinin kullanılmasına fayda
sağlamışlardır. Bugün dünya, Anadolu’yu bu sebepten dolayı “medeniyetin beşiği” diye anar, öyle bilir.
Bütün bu sebeplerden dolayı Mezopotamya, daha dar alanda ise
Anadolu, büyük bir mirasın sahipliğini yapmaktadır. Tarih boyunca yaşanmışların
ardından kalan birbirinden değerli kültürler, terk edilmiş şehirlerin antik
yapıları, binlerce yıl boyunca doğanın resmettiği eşsiz eserler, dini ve milli
binlerce örnekle Anadolu, medeniyetin beşiği olmuş, dünyaya uygarlığın yol
haritasını çizmiştir.
Dünya Mirası Mı?
Günümüzde, Anadolu’nun üzerinde oturan Türkiye Cumhuriyeti
Devleti, binlerce yıllık mirasın sahibi konumunda. UNESCO tarafından tespiti
yapılmış ve “Dünya Mirası Listesine” girmiş 18 miras alanı Türkiye de bulunmakta.
Bunların arasında Sivas’taki Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Çorum’daki
Hattuşa kenti, Adıyaman’daki Nemrut Dağı, İzmir’deki Efes kenti, Şanlıurfa’daki
Göbekli Tepe, Nevşehir’deki Göreme Millî Parkı ve Kapadokya gibi birbirinden
özel miraslar yer almakta. Fakat Dünyanın miras kabul ettiği bu değerler
Türkiye için de gerçekten bir miras niteliği taşıyor mu?
Miras Değil Rant
UNESCO tarafından “Dünya Mirası Listesinde” bulunan Göreme
Milli Parkı geçtiğimiz günlerde “Milli Park” konumundan çıkartıldı. Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmî Gazete'de yayımlanan kararda, “Göreme
Vadisi ve çevresindeki alanın milli park olarak belirlenmesi hakkındaki 30 Ekim
1986 tarihli Bakanlar Kurulu kararı yürürlükten kaldırıldı” denildi. Bu karar,
Dünyanın miras olarak kabul ettiği ve korunması gerektiği bir alanın sahipsiz
bırakılması, tarihi ve kültürel değerlerin devlet tarafından ranta açılacağı
anlamını taşır.
Nasıl mı?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şubat 2019’da, Kayseri’de
yaptığı mitingde “Kayseri için çok önemli olan bir diğer hızlı tren projemiz
ise Antalya-Konya-Aksaray-Nevşehir-Kayseri hızlı tren projesidir. Hem yolcu hem
de yük taşımacılığı yapılacak hattın sondaj çalışmaları bu yıl içerisinde
tamamlanacak” demişti. Aynı zamanda turizm gelirlerinin artırılması amacıyla
Göreme civarına otel yapımı için imar izni verilmesi de söz konusu.
Ama daha öncesini iyi anlamak gerekiyor…
Göreme Milli Parkından sorumlu ve yetkili olan beş ayrı
bakanlık ve kurulun yetkilerinin, 1 Haziran 2019 tarihli Resmî Gazete’de
yayımlanan 38 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle “Kapadokya Alan
Başkanlığı” ismiyle kurulan bir kamu tüzel kişiliğine verileceği, Kapadokya ve
Göreme Milli Parkı sahası hakkında alınacak kararların tek elden alınacağı
anlamını taşıyor. Bu durum, sağduyu ve milli değerleri koruma bilincinden
soksun kalıp, kararların “bir şey için bir an önce” alınacağı ve
sorumlulukların terk edileceğini açığa çıkarıyor.
![]() |
Peri Bacalarının yanı başında
yapımı durdurulan inşaat.
|
Örnek…
Şubat 2019 da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Nevşehir’de bulunduğu
günlerde bir inşaat durdurma kararı oldukça tartışılmıştı. Peri bacalarının
yanı başına yapılan bir otelin inşaatının durdurulması kararını Kültür ve
Turizm Bakanlığı şöyle açıklamıştı: "Anadolu ve dünya kültürünün istisnai
değerlerinden olan peri bacalarına yakın bir noktada, 2 pafta 9423 parselde
başlatıldığı belirlenen inşaat durdurulmuştur."
Bölgeden sorumlu kurumlar, bölgeyi korumak için çalışıyordu,
ancak…
Bundan sonra yapılacak, tarihe ve kültürel mirasa zarar
verse dahi her türlü inşaat ya da çalışma, tek karar verici merci olarak
bakanlıklar veya kurullar değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanan
karar ile “Kapadokya Alan Başkanlığı” olacak. Bu başkanlıkta inşaatları
durdurmayacak, “turizm gelirini artırmak” için yandaş “iş adam ve kadınlarına” ruhsat
verecek, yapılması planlanan projelere eyvallah diyecektir.
Şimdi bütün bunlar olurken, binlerce yıllık mirası ranta
açılırken, dünyanın kabul ettiği kültür ve tarih yok sayılırken, insanlık birikimi ve tecrübelerin, doğanın eşsiz eserlerinin üstüne beton dökülecekken Anadolu’dan,
medeniyetin beşiğinden, uygar toplumdan, dünyaya yön vermekten konuşmak kimin
haddi? Günümüzün kazanımlarını sömürdükleri yetmemiş gibi geçmişin kazanımlarını
da sömürmeye niyetlenen iktidarın değil elbette!


Yorumlar
Yorum Gönder