Çağımızın en azılı düşmanlarını sıralamaya kalksak sayfalar
alır. Ancak bunların en önemlilerinden olan uyuşturucu madde bağımlılığı ne
yazık ki toplum, medya ve egemen güçler tarafından yeteri kadar düşman görülmüyor.
Çeşitli kurumların çalışmalarıyla ve Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK)
etkinlikleriyle mücadele edildiği gösterilmeye çalışılsa da ne yazık ki bunlar
yeteri kadar gerçek ve samimi değil.
Uyuşturucu madde türlerine tarihi açısından bakacak olursak
6000 yıl geriye gitmemiz gerekir. İ.Ö.
3400’lerde, Aşağı Mezopotamya’nın Dicle-Fırat akarsu sistemlerinde afyon
haşhaşı ekimi yapıldığı biliniyor. Dünyada ilk kez uygarlığı kurup tarımı
geliştiren Sümerler, haşhaş için hul ve gil ideogamlarını kullanmıştır ki bunun
çevirisi “keyif bitkisi” demektir.[1]
Başka bir örnekse, İ.Ö. 2735 yıllarında yaşamış olan Çin Hakanı Shen Nung
tarafından 40 cilt halinde yazdığı bilinen ve “Pun Tsao” adı ile anılan şifalı
bitkiler kitabında 265 drog arasında “Cannabis” yani kenevir de yer almaktadır.[2]
İ.Ö. ikinci binyılın sonunda afyon artık Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da da
biliniyordu. Babil Kralı Asurbanipal’ın kütüphanesinde tıpla ilgili tabletlerde
haşhaşın özsuyuna değinilmektedir. Zamanın hekimlerine göre afyon birçok
hastalık için bir şifa kaynağı olarak görülüyor, bazı durumlarda meyankökü ile
birlikte de kullanılıyordu.[3]
Çin’de 7. yüzyıldan beri ilaç olarak bilinen afyon, 17.
yüzyılda tütünün yayılması ve tütün içiminin yaygınlaşmasıyla birlikte yeni bir
hal aldı. Afyonun tütünle karıştırılarak ve yavaş yakılarak kullanılışının,
ağız yoluyla ölüm tehlikeleri olmaksızın keyif vermesi, içimini hızlıca
yaygınlaştırdı. Fakat Çin imparatorluğu hızla gelişen bu alışkanlığın ekonomik
sonuçlarını fark edip 1729 yılında İmparator Yuang-Çeng tarafından satışı ve
içimini yasakladı. Aynı zamanda İngilizlerse afyonun ticaretini yapmak için
1773’te British East India Company ile Bengal’de (Hindistan) afyon
yetiştirilmesi ve Çin’e ihracı tekelini aldı. Bu sayede afyon uluslararası
piyasanın gözde ihraç ürünü olmaya başladı. Çin imparatorunun yasağına rağmen aynı
yıl Çin’e ulaşan 200 sandık afyon sakızı, 1767’de bin sandığa ulaşmıştı.
1796’da İmparator Çia-Çing afyonun ithali ve tarımını kesin olarak yasakladı.
Ancak yasadışı şekilde 1820-1830 yıllarında Çin’e giren yıllık afyon miktarı
ise 10 bin sandığa ulaştı. Bu satım 1838 yılında 40 bin sandığı geçmişti.[4]
Afyon Savaşları
Çin’in afyon yasağı getirmesi İngiltere için büyük bir gelir
kapısının kaybedilişi anlamını taşıyordu. Bu sebeple İngiltere “uygarlık adına
en doğal hak olan serbest ticaret ilkesinin çiğnenmesini” gerekçe göstererek
Çin ile savaşa girişti. Böylece Afyon savaşları olarak tarihe geçen İngiltere
ile Çin arasında bir dizi savaş başladı. O tarihe kadar kendi halinde dış
dünyada kopuk yaşayan Çin acı bir şekilde sömürgeciliğin çirkin yüzü ile
tanıştı. Çin 1839'da başlayıp 1842'ye
kadar ''Afyon Savaşlarında” bir dizi yenilgi aldı ve sonunda İngiltere'nin
istediği şekilde Nanking antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Çin, Hong Kong'u
İngiltere'ye bırakıyor ve beş önemli limanı (Kanton, Şanghay, Foochow, Amoy ve
Ningpo) Avrupalı tüccarlara açmak zorunda kalıyordu. Çinliler afyon savaşları
ile başlayıp Çin'in Avrupa'nın ortak sömürgesi haline dönüştüğü bu dönemi
''Onursuzluk Yüzyılı'' olarak adlandırmışlardır.[5]
Çin’deki bu afyon ticareti ve savaşları sürecinde yaşamını yitiren Çinlilerin
sayısı kimi tahminlere göre 200 milyon, kimi tahminlere göre ise 500 milyon
kadardı.[6]
Dünyada Madde Bağımlılığı
Uyuşturucu madde ticareti küresel ölçekte 500 milyar
dolarlık bir para akışını sağlıyor. Aynı zamanda 31 milyon kişinin de
bağımlılığı söz konusu. Bazı raporlar ise bu rakamın çoktan 60 milyonu geçtiği
yönünde. Uyuşturucudan dolayı ise yıllık ortalama 200 bin kişi hayatını kaybediyor.[7]
Uyuşturucu madde üretiminin vatanı olarak tarif
edebileceğimiz Afganistan’daki afyon üretimi 2017 rakamlarına göre 9 bin tonu
geçti. ABD askerlerinin ülkeye girmesiyle afyon üretimi yüzde 657 oranında
artış göstermiş ve dünya üretiminin yüzde 92’sine tekabül edecek bir seviyeye
gelmiştir.[8]
Birleşmiş Milletler, (BM), Avrupa Birliği (AB) ve Emniyet raporlarına göre
Afganistan’da üretilen uyuşturucu maddeler iki yol üzerinden Avrupa’ya sevk
ediliyor; Bu yolların biri Ukrayna diğeri ise Türkiye. Ancak son yıllarda
Suriye’de ki savaş, uyuşturucu madde ticaretini tamamen Türkiye üzerinden
gerçekleşmesine sebep oldu.
Aynı zamanda dünyada uyuşturucu kullanımı genel olarak 25-29
yaş aralığında olsa da BM’nin yayınladığı 2018 Dünya Uyuşturucu Raporuna göre
5-14 yaş arasındaki çocuklarda da uyuşturucu kullanımı arttığı gözleniyor.
Türkiye’de Madde Bağımlılığı
Afyon diye bir şehre sahip olan ülkemizde uyuşturucu
maddeden söz etmemek olmaz. Uzun yıllardır afyon ekimi yapılan ege bölgesinde
belli dönemlerde yasaklar ve sınırlandırmalar olsa da günümüzde de halen devlet
kontrolü altına afyon ekimi devam etmektedir. Türkiye de yapılan farklı
araştırmaların sonuçlarına göre toplumda en fazla kullanılan uyuşturucu madde
esrardır; esrarı ekstazi gibi uyarıcılar, bali gibi uçucular, eroin gibi
opiyatlar ve kokain izlemektedir. Öte yandan on yıl aralıklarla büyükşehirlerde
lise öğrencileri arasında yapılan çalışmalar madde kullanımında artma eğilimi gösterdiğini
işaret etmektedir.[9]
Türkiye uyuşturucu kaçakçılığı bağlamında son derece önemli
bir güzergah olan “Balkan Rotası” üzerinde yer almaktadır.[10]
Bu önemden dolayı her yıl yakalanan uyuşturucu madde miktarı ve bunlarla
ilişkili olay ve kişilerin sayısı artmış durumdadır. Türkiye genelinde 2017
yılında toplam 118 bin 482 uyuşturucu olayı görülmüşken, 2018 yılında yüzde
22,23 artış göstererek 144 bin 819 olay meydana gelmiştir. Bu olaylarda bir
önceki yıla göre yüzde 21,13 artışla 206 bin 134 şüpheli yakalanmıştır.[11]
![]() |
| Kaynak: Gazete Duvar |
Türkiye’de gerek geleneksel aile yapısıyla çatışan genç
nesil, gerek teknolojinin yanlış kullanılması, gerekse bireylerin psikolojik ve
çevresel sebeplerden dolayı uyuşturucu maddeye yöneldikleri, madde bağımlısı
kişilerce ifade edilen bir olgudur. Hatta bazı araştırmalar ekonomik seviyesi
düşük olan bireylerde madde kullanımının daha sık olduğunu ortaya koymuştur. Bu
durum, bireylerin maddeyi bir kaçış ve rahatlama olarak gördükleri gerçeğini
ortaya çıkarıyor.
Meclis Araştırma Kurumu Raporunda, Türkiye’de uyuşturucu
bağımlılığı sorununu özellikle kentsel nüfusun arttığı ve kente gelen gençlere
madde kullanımına hayır diyebilecekleri ve onları spor ve kültürel etkinliklere
yönlendirecek uygun imkanların sağlanamaması nedeniyle arttığına; aynı zamanda
madde kullananların % 75‟inin 20 yaşından önce madde kullanmaya başladığına da
yer veriliyor.[12]
![]() |
| Kaynak: Bilim ve Aydınlanma Akademisi |
Liseler arasında yapılan bir araştırma da öğrencilerde
uyuşturucu kullanımının lise 1. sınıfta yüzde 64 diğer sınıflarda ise yüzde 18
düzeyinde olduğu ortaya çıkmıştır. Okul idareci ve rehber öğretmenlerine göre lise
1. sınıfta uyuşturucu kullanımının artmasının nedeni, çocuğun içinde bulunduğu
dönemin boşluğu, yeni tanıştığı bir çevrede kendini ispatlamak istemesi, lise
1. sınıfta tekrara kalması, tam olarak olgunlaşmaması olarak
değerlendiriliyor. Lise 3. ve 4. sınıfta
yüzde 18 olarak görülmesinin nedenleri ise çocuğun geçmişten getirdiği alışkanlıklarını
devam ettirmesi ve geleceği adına ümitsizliğe düşmesi olarak ifade ediliyor.[13]
Şubat 2018’de medyaya yansıyan bir olay uyuşturucu maddeye
ne kadar kolay ulaşılabildiğini ortaya koyuyordu. 13 yaşından beri uyuşturucu
kullanan ve satan B.G. “İçmediğim zaman
uyuyamazdım. Hem kolay ulaşıyordum hem kendim madde satıyordum. Madde sattığım
için para sıkıntım yoktu. İçtiğim yerde duruyordum, insanlar geliyor madde alıp
gidiyorlardı. Ağabey dediğimiz insanların aracılığıyla 2 yıl madde sattım. Hiç
zor olmadı maddeye ulaşmak. Bağımlılıktan da kurtulmak istemiyordum. Hayatımdan
memnundum” diye konuşuyordu.
B.G’nin ifadeleri tam olarak kendi neslinin uyuşturucu madde
bağımlılığından şikayetçi olmadığını, aksine gayet memnun olduğunu bile
anlamamızı sağlıyor. Bu durumda uyuşturucu madde ile mücadelenin sadece
medyatik sloganlar ve maddenin zararlarını söylemekten ibaret olmadığı
gerçeğini göz önüne çıkarıyor. Bunu vurgulamamızın asıl sebebi sahnede madde
bağımlılığı ile mücadele ederken perde arkasında küresel uyuşturucu ticaretine
destek olan birçok STK, devlet yöneticisi ve iş insanının bulunmasıdır.
Madde bağımlılığı ile mücadelede uzmanların tek başına
AMATEM’in yetmediği görüşü ise başka bir mesele. Bağımlı bireylere ulaşmakta ve
onların bağımlılığının tedavisinde ne kadar faydalı olunduğu ise muammadır.
Araştırmalar ve resmi raporların verileri sadece kayıtlı olan bağımlılar,
Emniyet’in, BM’nin verilerini ve madde kullanımını saklamayan bireyleri
içeriyor. Oysaki uyuşturucu kullandığını gizleyenlerin sayısı ne yazık ki
bilinmiyor.
Küresel ölçekte yakalanan uyuşturucu madde, sadece
uyuşturucu ticaretinin yüzde onuna tekabül ediyor. 500 milyar doların yüzde onu
yakalanıyor ama yüzde doksanı tüm dünyada satışa sunuluyor. Türkiye ise
piyasanın 140 milyar dolarının üzerinde oturuyor. Bu rakam Türkiye’nin Gayrı Safi
Yuriçi Hasılası’nın yüzde 16’sı demek.[14]
İşte bütün bu rakamlara bakıldığında dünyada ve Türkiye özelinde hiçte basite
alınmayacak ve masumca bakılmayacak bir durum söz konusu. Uyuşturucuyla
mücadele ne yazık ki bütün bunların gölgesinde yürütülüyor. Belki de
yürütülmüyor!
Kaynak
[1] KÖKNEL
Ö. (1976) İnsanlık Tarihi Boyunca Uyuşturucu Madde Sorunları, Gelişim
Yayınları, Çelik Cilt Matbaası, İstanbul.
[2] A.g.e.
[3] BOOTH
M., (1996) Haşhaşdan Eroine Uyuşturucunun 6000 Yıllık Öyküsü, Acar Matbaacılık,
İstanbul.
[4] BABAOĞLU,
A.N., (1997) Uyuşturu ve Tarihi, Analiz Basım Yayın Tasarım Uygulama Ltd.Şti.
Kaynak Yayınları, İstanbul.
[5] https://www.dunyabulteni.net/tarihten-olaylar/somurgeciligin-cirkin-yuzu-afyon-savaslari-h137906.html
[6]
BABAOĞLU, 1997.
[7] https://www.cnnturk.com/dunya/dunyada-uyusturucudan-her-yil-200-bin-kisi-oluyor
[8] https://www.gazeteduvar.com.tr/ekonomi/2018/02/13/140-milyarlik-narko-ekonomi-turkiyenin-escobari-kim/
[9] Bilim ve
Aydınlanma Akademisi, Türkiye de Uyuşturucu Sorunu, Neden Büyüyor, Nasıl
Önlenecek Raporu Nisan 2019
[10] Narkotik
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı/2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu
[11] Narkotik
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı/2019 Türkiye Uyuşturucu Raporu
[12] MAKR
(2008), Uyuşturucu Başta Olmak Üzere Madde Bağımlılığı ve Kaçakçılığı
Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemler, Ankara, 2008 Meclis Araştırma
Raporu, sayı 323, syf.7-13
[13] LİSELERDE
MADDE BAĞIMLILIĞI – MEVCUT DURUM VE ÖNERİLERE İLİŞKİN OKUL MÜDÜRLERİ VE
ÖĞRETMENLERİN BAKIŞ AÇILARI - http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423933037.pdf
[14] https://www.gazeteduvar.com.tr/ekonomi/2018/02/13/140-milyarlik-narko-ekonomi-turkiyenin-escobari-kim/
Bu yazı Makinist Fanzin'in 3. sayısında yayımlanmıştır.



Yorumlar
Yorum Gönder