Bizim toplum, mafyaları sever. Bizim toplum, mafya dizilerini
de sever. “Ezel” dizisi onlardan biriydi. En sevilen, izleyen genç yaşlı
herkesin mutlaka ezberinde bir repliği bulunan bir diziydi. Başrolde oynayan
Ramiz dayının da gençler tarafından çok sevildiği, örnek alındığı bir
gerçektir. Ramiz dayı karakteri bilindik mafyalardan farklıydı. İyiydi,
sakindi, yol açan, sevilen, kimsenin hakkına göz dikmeyen, herkesin hakkını
gözeten biriydi. Ramiz dayı şiir de okurdu. Okuduğu şiirleri, söylediği sözleri
bizim gençler ezberlerine alır; sokakta, okulda, olur olmaz her yerde söylerdi.
Hatta Ramiz dayının okuduğu bir şiir çok meşhurdur. “Herkes öldürebilir sevdiğini/Ama herkes öldürdü diye ölmez”. Bu dizeler
Ramiz dayı karakteriyle o kadar benimsenmişti ki, şiirin yazarının Ramiz dayı
olduğu sanılmıştı. Halen de öyledir. Birçok mecrada Ramiz dayı karakterini
canlandıran Tuncel Kurtiz şiirleri olarak yazılır, öyle bilinir. Çünkü kimse
merak etmemişti şiirin gerçek yazarını. Kimse düşünmemişti çünkü bu sözlerin
derinliğinde yatan, sözlerin devamında anlatılan kederi. Herkes bir aşk şiiri
olarak kabul etmişti. Doğruydu, ancak eksikti. Şiir aynı zamanda bir idamlığı
da anlatıyordu. Sevdiğini öldürmüş bir idamlığı.
İlk olarak Özdemir Asaf’ın Türkçe’ye çevirdiği bir şiirdi
bu. Sanıldığı gibi Ramiz dayının değil Oscar Wilde’nin şiiriydi. Adı, “Herkes
Öldürür Sevdiğini” değil, “ Reading Zindanı Baladı” idi. Oscar Wilde’nin
İngiltere’nin Reading şehrinde, Reading zindanlarında tanıdığı bir idamlığa
yazdığı bir şiirdi bu.
Sevdiği kadını öldürmüştü o idamlık. Aynı zamanda bir
askerdi. Adı, Charles Thomas Woldrige. 1896’nın 29 Mart’ında işlediği bu
cinayet onu, 7 Temmuz da idam sehpasına taşıyacak, sevdiği kadını öldürmenin
cezası olarak kendi canından olacaktı. Wilde, şiirinin konusunu, kelimelerini,
unutulmaz bir eserin ilhamını bu idamlıktan almıştı.
“Sert taşla döşelidir İdamlık Avluları/Yüksek duvarlarından süzülür
sızıntılar/O, havaya böyle bir yerde çıkarılırdı/Yoğun bir gök altına/Dört yanını
çevirmiş dolaşan gardiyanlar/Kendi ölmesin diye adamı kollarlardı”.
İdamlığın hava alsın diye zindanından çıkarılışını bu
sözlerle anlatıyor şair. Kendi ölmesin diye gardiyanların nasıl dikkat ettiğini,
bir insanın ölmeden önce, öldürülmeden önce nasıl korunduğunu anlatıyor.
Bir ölümün ölüm olduğunu anlamak şairlere özgü değildir. Bir
insan son nefesini boynunda bir ip veyahut başka bir usul ile verirken ölümün
ölüm olduğunu kim nasıl anlardı? Biraz sonra bir insanın burada, yanı
başınızda, gözlerinizin önünde ölmesi, sizin için ne demekti? Wilde’nin
şiirin de bunların da yanıtı var.
“Vali kesinlik
yanlı/Kurallara bağlıydı:/Doktora göre ölüm/Bilimsel bir olaydı:/Ve Din-Adamı
her gün iki kere uğrayıp/Dinsel konularda bir özet bırakmaktaydı”.
Şiirinin üzerinden bir asırdan fazla geçmesine rağmen bugün
bile siyasal, sosyal, hukuksal birçok anlam taşıyor Wilde’nin şiiri. Yıllar
önce yasaların yanlışlığını, bir insanı öldürmenin, bir cinayetin cezasının
başka bir cinayet olmamasını anlatıyordu. Ölümün her türlüsü yanlıştı. Yasa
dışı ya da yasayla da olsa. Ölüm, ölüm demekti çünkü. Ölüm, sondu, bir insan
için ölümden sonrası yoktu. Bu ceza olamaz, cinayet başka bir cinayetle
kapanamazdı. En fazla bir kişi daha ölmüş, ölenler geri gelmemiş, kazanan
ölümün kendisi olmuş olurdu.
“Yasaların yargısı
doğru mudur/Ya da yanlış mıdır bunu bilemem;/Bildiğim tek şey bu hapishanede/Demir
gibi sağlamdır tüm duvarlar/Bir yıl kadar uzundur her geçen gün/Yıl bitmek
bilmez, uzadıkça uzar.
Kabil'in Habil'i
öldürdüğü/Günden beri hiç dinmedi acılar/Çünkü insanların insanlar için/Koymuş
olduğu bütün yasalar/Tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi/Taneyi eleyip samanı
tutar.
Bildiğim başka bir
şey daha var/-Ki bilmeli benim gibi herkes de-/İnsanın kardeşlerine ettiğini/İsa
Efendimiz görmesin diye/Utanç tuğlalarıyla, parmaklıklarla/Örüldü yapılan her
hapishane”.
İşte böyle bir şiirdi Ramiz dayının okuduğu, bizim toplumun
çok sevdiği, dillerden düşmeyen o çok meşhur şiir. Böyle bir şiiri dizilerden,
mafya tiplemelerinden öğrendi bizimkiler. Tek başına bir isyandı oysaki bu
şiir. Ölüme değil, öldürülüşe, yasaların o kalbur olmuş haline karşı şiirden
bir isyan. Ve biz şiirin sadece kısacık bir bölümünü bildik hep. Ramiz dayının
okuduğu o kısacık bölümü: “Kimi aşk
kısadır, kimi uzundur/Kimi satar kimi de satın alır/Kimi gözyaşı döker
öldürürken/Kimi kılı kıpırdamadan öldürür/Herkes öldürebilir sevdiğini/Ama
herkes öldürdü diye ölmez”.

Yorumlar
Yorum Gönder