Uzun zamandır gündemden düşmeyen kadına şiddet, çocuk gelinler ve çocuk istismarı haberlerine her gün yenisi ekleniyor. Geçtiğimiz günlerde ünlü iş adamı Fatih Oflaz’ın kendi kızına yıllardır cinsel istismarda bulunduğu ortaya çıkmıştı. Zonguldak’ın Çaycuma İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru M.Ş.’nin de yine kendi kızına 7 yıldır istismarda bulunduğunu kızının şikayeti üzerine öğrendik. Mersin de ise bir amatör kulüpte antrenör olan M.E.’nin, bundan yaklaşık 5 ay önce 13 yaşındaki bir öğrencisine cinsel tacizde bulunduğu öne sürüldü. Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ise 2017 yılı boyunca 348'inin gebeliği kesinleşmiş 392 çocuk gebeliği vakasının, adli makamlara kanuna uygun şekilde bildirilmediği ortaya çıkmıştı. Daha önce de İstanbul Küçükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 5 aylık süreçte gelen, yaşları 18’in altında 39’u Suriyeli 115 çocuğun hamile olduğu ve çocukların bu durumunun saklandığı ortaya çıkmıştı. Ve 2018’in ilk altı ayında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 206 kadın erkek şiddetiyle öldürüldü.
Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği ile Acıbadem Üniversitesi Suç ve Şiddetle Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin 2016 yılındaki Çocuk İstismarına Yönelik Raporu Türkiye ve Dünyadan veriler barındırıyor. Raporda “Verilere göre, Dünyada son 4 yılda çocuklara yönelik taciz veya şiddet uygulamaları yüzde 90 arttı. Tecavüzcülerin tahminen % 5'i ortaya çıkarken % 95'i gizli kalıyor. Ensest ilişkilerin ise binde biri ortaya çıkıyor. Adliyelerdeki 4 tecavüz davasından biri çocuklarla ilgilidir. Adalet Bakanlığı’nın 2014 verilerine göre, her ay Adli Tıp Kurumuna 650 çocuk cinsel istismarı vakası gönderilmektedir” diye kaydedilmekte. TÜİK verileri ise 2015 yılında 12 bin 689 ve 2016 yılında 16 bin 877 çocuğun cinsel suçlardan mağdur olduğunu kaydediyor.
İşte başka bir rapor…
Psikiyatri
Derneğinin yayınladığı ‘Çocuk Cinsel İstismarı Türkiye Bilgilendirme Dosyası “Ensest
saldırganların yarısının öz babaların olduğunu, ensest kişilerin genellikle
çocuğun ya da gencin cinsel ilişkiye davet edici davranışlarda bulundukları ve
eşlerinin yeteri kadar cinsel isteklerine cevap vermedikleri için suçlayıcı
savunma yaptıklarını gösteriyor.” Yine aynı dosyadan her 4 çocuktan 1’i cinsel
istismara maruz kalırken, olguların ancak 10’ da 1’inin bildirildiğini öğreniyoruz. Aynı zamanda başka bir rapor olan 2010 yılında Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu ile UNICEF ortaklığıyla yapılan bir araştırmada, yaş, cinsiyet
ve bölge farkı olmaksızın istismarın sırayla ev, okul ve sokakta gerçekleştiği;
istismar edenin sırayla baba, öğretmen, anne, arkadaş ve komşu şeklinde olduğu açıklanmakta.
Çocuklara karşı cinsel istismar olaylarının en kapsamlı raporu Dünya Sağlık
Örgütünün 2002 yılı verilerinde açıkça görülüyor. Örgüt küresel olarak en az
150 milyon kız ve 73 milyon erkek çocuğun cinsel ilişki ya da cinsel şiddete
maruz kaldığını açıklıyor.
Dosyada,
pedofil eylemlerde bulunan kişilerin aile içinde ve dışında sosyal teması
sınırlı, eşi ya da ailesiyle sıcak ilişki kuramayan kişilik özelliklerine sahip
bireyler olduğu da yazılmakta.
Dünya
da aynı utanca sahip
UNICEF’in 2014 verileri
ise Dünyada 700 milyondan fazla kız çocuğunun 18 yaşından önce evlendiğini
kaydediyor. Bu sayının da 3’te 1’i, yani yaklaşık olarak 250
milyonu, 15 yaşından önce evlenmiş olan kız çocukları. 2015 yılı verilerine
göre; 15 yaşında evlendirilen kız çocuklarının oranı %3 iken, 18 yaşında
evlenen kız çocuklarının oranı %14. UNICEF, 15-19 yaş arasındaki kız
çocuklarında hamile kalmaya veya doğuma bağlı olarak her yıl 70 bin kız
çocuğunun hayatını kaybettiğini de kaydediyor. Türkiye de ise TÜİK verilerine göre
geçen yıl gerçekleşen 23 bin 906 nikahı 16-17 yaş grubunda ki kız çocukları
oluşturuyor.
Kadına
karşı şiddeti Görmemek, Duymamak, Bilmemek…
Kadın Cinayetlerini
Durduracağız Platformu’nun yıllara ve aylara göre ayırmış olduğu verilerde
kadına karşı şiddetin boyutunu en ince ayrıntısına kadar görmek mümkün. 2010 yılında 180, 2011’de 121,
2012’de 210, 2013’de 237, 2014’de 294, 2015’de 303, 2016’da 328 ve 2017’de 409
kadının erkek şiddetiyle öldürüldüğünü kaydediyor.
Artık
yeter de, nasıl?
Neredeyse televizyon ve
gazetelerde her gün gördüğümüz bu olaylara yine herkes kendi içinden “Artık
yeter” diyordur. İsyan ediyordur. Boğazı sıkılır gibi olup nefes alırken
zorlanıyordur. Biraz vicdan sahibiyse insan, yüreği sızlıyordur. Ama üzülmek,
yakınmak, isyan etmek yetmiyor. İstendiği kadar ağır ceza verilsin, istenirse
idam edilsin, hadım edilsin…
Çözümün her defasında
ceza olmadığını anlamak hayli zor olsa ki sokaklarda bağırılıyor, adliye
önlerinde idam isteniyor, televizyonlarda yiğitlik gösterileri sergileniyor.
Ancak anlamamakta ısrarla diretilen bu sorunun çözümü açık bir şekilde eğitim
ve tıp olduğunu uzmanlar defaatle söylemekten vazgeçmiyorlar. 2018 yılının
Türkiye’sinde sorunların çözümleri için bilimsel yaklaşamayanlar yaşanan tüm
acı ve utancında önüne geçemeyeceği gibi bunlara ortak da olmuş sayılacaktır.
Bu tür olayları doğuran (şiddet, istismar, çocuklarla evlilik ve rıza)
insanların toplumdan silinmeleriyle değil zihin ve kalplerinin temizlenmesiyle
daha temiz ve daha doğru bir toplum yaratmış olacağız. Aynı zamanda yetişen
genç neslinde yıllar sonra böyle acı ve utançla karşılaşmamaları için çocuk
yaşta vicdan ve ahlak ile eğitmeliyiz. Çocukların, çocukluklarında travma
yaşamadan, zihinlerinde büyük bir çukur oluşturmadan, temiz bireyler haline
getirildiği takdirde bu gibi olayların yaşanmasının önüne geçilmesi hayli kolay
ve en doğrusu olacağı kanısındayım. Her şeyin eğitim ve tıp ile çözülebileceği
ortadayken, şiddete ve utanca yine aynı şekilde cevap vermek ahmaklıktan başka
bir şey olamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder