Hangi mesleği yaparsan yap, o mesleği yapmaya başladığında
iyi bir ustaya denk gelmek büyük şans. Çünkü mesleğe nasıl başlarsan meslek
için düşüncelerin, mesleği icra ederken ki etikliğin, o işten beklentilerin, o
işte kendini yetiştirmen ona göre şekilleniyor. Aradan yıllar geçip sende usta
olduğunda yetiştireceğin çırakların da senin gibi olacak. Bu yüzden diyorum “mesleğe
başladığında iyi bir ustaya denk gelmek büyük şans” diye. Hiçbir mesleği ayrım
yapmadan söylüyorum bunu. Her meslek için geçerlidir. Aşçı, öğretmen, doktor,
mühendis, bankacı, gazeteci, siyasetçi, esnaf…
Bir mesleği size aşılayan kim ise onun ahlakıyla
yetişirsiniz. Onun mesleğe bakışı ve o işten beklentilerini beklersiniz sizde. Ustanız
kadarsınızdır yani. Yapacağınız meslek ne kadar önemli ise o işi öğreneceğiniz
ustada o derece önemlidir. Hani bir söz vardı “ne yaparsan yap aşk ile yap”. Her
şeyin temeli burada yatar. En basit haliyle ne iş yaparsan yap aşk ile tutku
ile sevinç ile heyecan ile yapmıyorsan o işi yapma. Tabi maddi geliri görmezden
gelmeyi bahsetmiyorum. Maddiyat çağımızın yaşam gereği elbette ama sen bir işi
aşk ile yapıyorsan eğer en iyisini yapıyorsun demektir ve o iş mutlaka sana
para kazandıracaktır. Bu yüzden bir işe başlarken önce ona karşı duygularını
çok iyi bilmelisin. Sonra o işi öğreneceğin insanlar kimler. Sonra sen bu işten
ne bekliyorsun ne umuyorsun. Bütün bunları bilmelisin ki ustalığına yön
verebilesin.
Ve günümüz…
Günümüze bakıyorum. Günümüzün nesline ve mesleklerine… İnsanlar
nasıl meslek seçiyor ve o mesleklerden ne bekliyorlar diye sorguluyorum. Hiç iç
açıcı bir bakış olmuyor bu. Her şeyden önce bir okula girmiş olmak birinci
hedef. O okulda hangi bölüm, bu bölüm ne, bana ne kazandırır, ben bunu
yapabilir miyim diye sorgulama yok.
” Çünkü puanım buna yetti ve bende geldim”.
Tek geçerli sebep bu ama bu sebebin sonucu yıllar sonra
büyük bir hüsran. Toplumsal baskının genç nesillerin üzerinde kurduğu iğrenç etki
ile geleceğin yöneticilerini, bilim insanlarını, öğretmenlerini, mühendislerini,
esnaflarını, doktorlarını, işçilerini ve diğer hepsini aslında sevgisizce ve
istemeden yapmak zorunda kalacakları mesleklere itiyoruz. Ve bunun da sonucu
olarak ahlaktan uzak, meslek etiğinin yok sayıldığı, sadece günü kurtarmak ve
para kazanmak için yapılan meslekler ortaya çıkıyor.
Hesapsızca, sadece bir an önce bir şeylere sahip olup,
aileye ve topluma kendini göstermek amacıyla yapılan seçimlerin tek sebebine
gelecek olursak eğer “kendini tanımama” diyebiliriz. Kendini yani kişiliğini
tanımadan yapılan seçimlerin seni götüreceği bir yer varsa eğer o da zaman
kaybı ve büyük bir mutsuzluktan başka bir şey olamaz.
Yaşamın sebebini, hayatımızın değerini ve kendi kişiliğimizi
bilmeden gidecek bir adımlık yolumuz dahi yok. Öğrenecek ve anlayacak çok şeyimiz
olduğu gibi büyük bir sabra da ihtiyacımız var. Bunu kazanmanın en önemli yolu
çağımızda en yoksul olduğumuz iki şey; birisi okumak diğeri düşünmek. Bu iki
önemli gerçeği unutmadan vereceğimiz tüm kararlar ve gideceğimiz yol bize bizi
seçtirecektir.
Ve sonuç olarak sanıyorum ki; kendini bilen kişilikler, bununla
beraber seçimlerini doğru yapan bir toplum doğuracaktır. Böyle bir toplumda şu
an da yaşadığımız utançlar ve şikayetlerimiz olmayacak aksine daha mutlu daha
sevgi dolu ve daha gerçek bir dünya yaşayan insanlık olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder