Yaklaşık birkaç saat önce seyrettim Fox tv de yayınlanan
Liderler Fox’ta programını. Her Çarşamba bir parti liderinin katıldığı programın
bu haftaki konukları HDP’nin eş başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli idi.
Program, HDP’li eş başkanların Fox tv’ye ve programı
düzenleyenlere cesaret edip, onları programa davet etmelerinden dolayı
teşekkürleriyle başladı. Gerçekten de büyük bir cesaret ve gerçek bir
gazetecilik örneğiydi. HDP’li siyasetçilerin bir kısmının cezaevlerinde,
dışarda kalanlarının ise medyadan dışlanarak görünmez kılındıkları bir dönemde
böyle bir program takdir edilesi, parmakla gösterilesi cinstendi.
…
Ezbere gelmiş olan sözleri duyarız hep. Herkesin ağzından
çıkar. “Demokrasidir” mesela birisi. Diğeri “adalet”. “Özgürlük” vardır en sık
duyduklarımızdan. “Hukuk” vardır yine bunlardan az kalır yanı olmayan.
Bu kavramları saymaya kalkarsak sıra uzar gider. Önemli olan
kavramların çokluğu değil, anlaşılabilirlik seviyeleridir.
O zaman şu meşhur soruya gelelim: Neye göre kime göre?
İşte kavramlarda ki anlamların yok sayılmasının ve sadece
ağızdan bir söz niyetine çıkmış, başka bir değer taşımıyor olmasının sebebi
burada.
Demokrasi, adalet, özgürlük, hukuk ve diğerleri neye göre
kime göre?
Bu programda şu anlaşılıyor ki, evrensel ve her insanın
sahip olması gereken bir takım düşünceler her insana farklı bir açıyı işaret ediyor,
kavramlar farklı anlamlara geliyor.
…
HDP meşru bir şekilde TBMM’de mutlaka olmalı ve ona oy
verenleri en özgür bir şekilde temsil edebilmeli. Ancak, baskın bir şekilde,
siyasi otoritenin uygulamalarını devletin kendisi yapıyormuş ve insan ayırt
ediyormuş gibi görüyor olması vicdanen kabul edilebilecek bir durum değil.
Pervin Buldan’ın sözlerinden, PKK’yı bir terör örgütü olarak görmeyip aksine
Abdullah Öcalan’ı İmralı’dan hala PKK’yı yönettiği ve Abdullah Öcalan istemeden
PKK’nın silah bırakmayacağı anlaşılıyor. Yani bu durumda HDP aslında hep dikkat
çektiği “Türkiye partisi” ya da “Halkların partisi” olma söylemlerini çöpe
atıyor. Çünkü siyasi bir temsilci rolünden basit bir aracı figürünü kendine
yakıştırıyor.
Milyonlarca oy almış bir parti, arkasında ya da yanında
silahlı bir örgütü bulundurmasıyla ona oy vermiş seçmenini ve bütün haklılığını
bir çırpıda kenara koyar. HDP, TBMM’de siyasi bir parti olarak açık ve net bir
şekilde PKK’yı yok saymadığı sürece derdini anlatamaz, sesini hak ettiği ölçüde
duyuramaz, temsil ettiği insanların haklılığını kimseye inandıramaz. Çünkü PKK’yı
yok saymadığı müddetçe halkın diğer yakası kulaklarını, gözlerini ve
vicdanlarını kapalı tutmaya devam edecektir.
Gelelim dillerden düşürmediğimiz kavramlarımıza…
Demokrasi…
Adalet…
Özgürlük…
Hukuk…
Ve bütün insanca yaşama hizmet edecek kavramlar…
İşte bu kavramlar tam olarak anlaşılamadığından ya da herkesin
kendine göre anladığından dolayı günümüzde çok bir işleve sahip değiller.
Çünkü herkes tüm bu kavramları hem bireysel olarak hem de
kendi düşüncesinin temsilcisi olan gruba ait olduğunu hissediyor. Demokrasi kendine…
Adalet kendine… Özgürlük kendine… Hukuk kendine…
İş böyle olunca kimseye ne demokrasi kalıyor ne adalet ne
hukuk.
Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki hiç kimse masum değil.
Kimse acısız ve dertsiz de değil. Yarası olmayan yok. Gelişen dünyayla beraber
gelişen yozlaşma da eski Anadolu kültüründen bir şey bırakmayınca, geriye
böylesine hırçın, böylesine gaddar, böylesine bencil bir toplum kalıyor.
Kimsenin kimseyi dinlemediği, anlamadığı ve hor gördüğü…
Uzun yıllardır süregelen bir savaşın günümüze hiçbir şeyi
getirmediği aşikar.
Ne bir anlam ne bir ders…
Ölen on binlerce insan, dağılan yuvalar, psikolojik
yıkımlar, maddi harcamalar ve daha niceleri.
Bunca şeye rağmen insanlarımız
hale karşı karşıya gelip, konuşup, birbirine hak vermeyi acizlik sanıyor ya…
Eğer barış sessiz ve en asgari şekilde sağlanırsa, her
tarafta kendi davasından ödün vereceğini ve ezik duruma hatta yenik duruma
düşeceğini sanıyor. Böyle bir düşünce ve inatça davranışlarla barışın
gelmeyeceğini ve o meşhur kavramlarımızın da hiçbir zaman gerçek anlamlarını
yaşayamayacağımızı bilmemiz gerekiyor.
Oysaki bu topraklarda yaşamak çok kolaydı…
Yorumlar
Yorum Gönder